4 Aralık 2016 Pazar

Scarlet - Marissa Meyer | Kitap İncelemesi *102

Scarlet
Marissa Meyer 

Artemis Yayınları
Çeviren: Deniz Arı
Özgün Adı: The Lunar Chronicles #2 / Scarlet
#Çok Satanlar
484 Sayfa - Ciltsiz

★ ★  ☆ 

KAPAK:

 Artemis Yayınları tarafından yayımlanan kitabın kapağında kırmızı peleriniyle salınan Scarlet bulunmakta.



YAZAR HAKKINDA:

 Ay Günlükleri Serisi (The Lunar Chronicles) ile hem Türkiye'de hem de dünyada adından sıkça söz ettiren ve çok satanlar arasındaki yerini uzun süre koruyan Marissa Meyer'in ilk romanı Cinder birçok okur tarafından çok beğenildi. Bunun yanı sıra serinin devam kitabı ülkemizde merakla beklendi.


KONUSU:

 Scarlet'ın çok sevdiği büyükannesi bilinmeyen kimselerce kaçırılmış, bunun üzerine genç kız onu bulmak için işe koyulmuştur. Bir yandan Cinder hapishaneden kaçmaya çalışırken bu süreçte kırmızı başlıklı kızımız ise ona yardım eden Wolf hakkındaki gerçekleri öğrenecek, ve büyükannesiyle dünyayı birbirine katan Ay'lı Sayborg arasındaki bağlantıyı çözecektir.

KİTAP HAKKINDA:

 Scarlet heyecanı ve ritmi bir an olsun azalmayan bir kitap olmasına karşın ben evreni çok sevemediğim için kitaptan da çok keyif aldığımı söyleyemeyeceğim ne yazık ki.

SONSÖZ:

 Seriye devam edip etmemek konusunda kararsızım.


Tüm Hakları Saklıdır.

29 Kasım 2016 Salı

Genç Bir Doktorun Anıları - Mihail Bulgakov | Kitap İncelemesi *101

Genç Bir Doktorun Anıları
Mihail Bulgakov

İş Kültür Yayınları
Çeviren: Tuğba Bolat
Özgün Adı: Zapiski Yunogo Vraça
157 Sayfa - Ciltsiz

★ ★ ★ ★ 

Leopold Leopoldovich'e...

KAPAK:

 İş Bankası Kültür Yayınları tarafından yayımlanan kitabın kapağında Moskova'nın dondurucu soğuğunda ne yapacağını bilemez halde yürüyen genç doktorumuz bulunmakta.


(Dizi Afişi)

YAZAR HAKKINDA:

 Asıl mesleği hekimlik olan Mihail Afanasyeviç Bulgakov, önceleri gazeteciliğe el atsa da 1925'te yayımladığı Beyaz Muhafız ile yazarlıkta karar kıldı. Yine 1925'te yazdığı en önemli eserlerinden biri olan Köpek Kalbi'nin yayımlanması fiilen yasaklanırken 1930'a doğru tüm yazılarına aynı yasak getirildi. Bunun üzerine ülkeden göç etmek isteyen Bulgakov'un isteği Stalin tarafından geri çevrildi. Köpek Kalbi, 1940'da böbrek yetmezliğinden Moskova'da yaşamını yitiren yazarın ölümden neredeyse 50 yıl sonra ancak 1987'de Sosyetler Birliği'nde yayımlanabildi. Yarı otobiyografik bir roman olan ve kendi yaşamından da kesitler içeren Genç Bir Doktorun Anıları ise okurları tarafından çok beğenilmesinin yanı sıra PlayHouse tarafından diziye bile uyarlandı.

KONUSU:

"Uzaklarda bir yerlerde hayat fırtınalı bir şekilde, hızla devam ediyor; fakat benimse yalnızca pencereme vuran, tıkırdatan ve sonra da hiç fark ettirmeden sessiz kar tanelerine dönüşen yağmur damlalarım vardı."

 Tıp Fakültesi'nden en iyi dereceyle mezun olduktan sonra Moskova'nın kuş uçmaz kervan geçmez bir köyünde çalışmak üzere görevlendirilen genç doktor Bomgard, 24 saatlik yolculuğun ardından soğuk bir akşamda hastaneye adımını attığında, aklında cevaplanması gereken onlarca soru vardı. Boğulmuş fıtığı nasıl tedavi edecekti? Ters doğumda neler yapılmalıydı? Frengiye ne iyi gelirdi? Ve her şeyden önemlisi böyle hastalarla karşılaştığında ne yapacaktı?
 Yaşı itibariyle hastane çalışanlarının başta çok ciddiye almadığı, hastaların ise bilgisine hiç mi hiç güvenmediği doktorun bilge hekim Leopold Leopoldovich'in yerine atanması şanssızlıktı ancak buna karşın tüm derslerden tam not almış doktorun pes etmeye niyeti yoktu. Geceleri durmadan tıp kitapları karıştırıyor, tam uykuya daldığı sırada şiddetle çalan kapı yüzünden uyanıyor ve kendini hastanede buluyordu. 

 Bomgard'ın hastaların sayısı gün geçtikçe artıyor buna bağlı olarak tecrübesiz doktor kimi zaman sakallarını tıraş edecek vakti bile bulamıyordu. Bir süre sonra da bu beyhude uğraştan vazgeçip daha seyrek yıkanmaya başlamıştı. Devrimin patlak verdiği aynı tarihlerde Moskova'dan uzak bir köyde işte böyle trajikomik bir yaşam sürüyordu.



KİTAP HAKKINDA:

 Bulgakov'u, bir köpeğin çeşitli operasyonlar sonucunda insana dönüşme sürecini anlattığı hiciv türündeki kitabı Köpek Kalbi sayesinde tanımıştım ki kitap 2015'te okuduğum en iyi 15 kitap arasına girmeyi de başarmıştı. Geçtiğimiz aylarda ise A Young Doctor's Notebook adlı mini diziye denk gelmiş ve hikayenin Bulgakov'un bu eşsiz eserine dayandığını öğrenince izlemek istemiştim. Başrollerinde John Hamm ve Daniel Radcliff'in oynadığı diziye kelimenin tam anlamıyla bayıldım. Oyunculuğun dışında Bulgakov'un mizahi dilini yansıtma biçimlerini ve dönemine uygun olarak seçilen müzikleri çok başarılı buldum. Diziyi bu kadar beğenince kitabı okumak da şart oldu haliyle ve ilk siparişimde sepete ekledim.
 Kitabın adı her ne kadar Genç Bir Doktorun Anıları olsa da biz esasen yaşları birbirine oldukça yakın üç doktorun 1917'deki maceralarını, korkularını, hayal kırıklıklarını ve mücadelelerini okuyor, onlarla uykusuz kalıp, acı çekip, ameliyatlara girip, ter döküyoruz. Bulgakov'un muhteşem üslubu ve gerçekçiliği sayesinde kitabı okurken edebi anlamda doyuyor ve hayatın teoriden ibaret olmadığını kimi zaman bir şeyleri yaşayarak öğrenmenin insanı daha fazla geliştirdiğine tanık oluyoruz.

SONSÖZ:

 Ben kitabı çok severek okudum ve benim zevkime güveniyorsanız okumanızı da şiddetle tavsiye ederim. Ayrıca dizisini de henüz izlemediyseniz bence çok şey kaçırıyorsunuz.

                    Dizinin Fragmanını İzlemek İçin Tıklayın


Tüm Hakları Saklıdır.

17 Kasım 2016 Perşembe

Barbie'nin Katli - Eleni Dafnidi | Kitap İncelemesi *100

Barbie'nin Katli
Eleni Dafnidi

Opm & Ruffel
Çeviren: Lale Alatlı
Özgün Adı: İ Eksolothrefsi ths Barbie 
246 Sayfa - Ciltli

★ ★  ☆ 


KAPAK:

 Daha önce denk gelmemiş olduğum Opm & Ruffel tarafından yayımlanan kitabın kapağı toz pembesi olması sebebiyle kız arkadaşlarımın bir hayli dikkatini çekti.


YAZAR HAKKINDA:

 Kıbrıs asıllı yazar Eleni Dafnidi, Yunanistan'da hukuk eğitimi aldıktan sonra yazmaya merak sardı. Ülkemizde yalnızda tek bir kitabı yayımlanmış olmasına rağmen gerekli tanıtımların yapılmasıyla birlikte çok satanlar arasına girebilecek bir yazar olduğu kanaatindeyim. Bunun dışında Dafnidi hakkında çok fazla bilgi bulamamış olsam da bu kısımda asıl değinmek istediğim şey Lale Alatlı'nın muhteşem çevirisi olacak. Kitaba başlamadan önce hiç duymadığım bir kitap (ve yayınevi) olduğu için çeviriden şüpheliydim ancak Lale Alatlı bu şüphemde ne kadar yersiz olduğumu bana ispatladı. Çevirmenin yer yer konuyla alakalı olarak Türkçe deyimler kullanması bir hayli hoşuma gitti.


KONUSU:

 Sevgi neydi? 
 Sevgi yemekti.

 Thenia için yemek yemek bir ihtiyaç değil adeta hobiydi ve fazla kilolarını (1.60 boyunda olmasına rağmen 120 kiloydu) bu hobiye borçluydu. Yemek ayırdığı söylenemezdi, her fırsatta önüne ne gelirse yiyor bundan pişmanlık duyduğu anlarda çikolatayla mutluluk takviyesi yapıyordu. Gereğinden fazla "iri" olmasında elbette tek suçlu o değildi. Annesi çocukluğundan beri çeşitli bahanelerle (yemezsen büyüyemezsin, kafan nasıl çalışacak sonra, bir dirhem et bin ayıp örter vb.) onun hava yastığına dönüşmesine baya katkı sağlamıştı. Fejim yapacak iradeyi kendinde bulmasıyla, 3 kase pudingi mideye indirmesi arasında geçen süre ise oldukça kısıtlıydı.  
 Daha sonra Tanrı "Işık olsun" dedi. Işık, güneş ve ay oldu. Arkasından da arılar, pembe kelebekler ve kuşlar. Thenia o sabah gördüğü çocuğa yıldırım aşkıyla vuruldu. Ve belki de hayatında ilk kez başının dönmesinin sebebi açlık değildi.

KİTAP HAKKINDA:

 Barbie'nin Katli hem ülkemizde hem de dünyada neredeyse hiç bilinmeyen ancak bana göre türündeki diğer örneklerle kıyaslandığında popülariteyi hak eden bir kitap.
 Kitabı okumaya başlarken bu denli beğeneceğimi düşünmemiştim. Thenia'yı ve mizah anlayışını çok sevdim buna bağlı olarak da kitabı çok kısa sürede okudum. Elbette sıkıldığım yerler de oldu (özellikle Otobüs kısımları) hatta sonlarına doğru hikayenin klişeleşmesi beni hayal kırıklığına uğrattı ama ilk sayfalardaki beğenimden ötürü kitaba 3 yıldız vermeyi uygun gördüm ki bu benim için oldukça iyi bir puan..

SONSÖZ:

 Komik ve hoşça vakit geçirebileceğiniz bir kitap arıyorsanız Barbie'nin Katli'ni okuyabilirsiniz.
Tüm Hakları Saklıdır.

7 Kasım 2016 Pazartesi

Bir Kadının Yaşamından Yirmi Dört Saat - Stefan Zweig | Kitap İncelemesi *99

Bir Kadının Yaşamından Yirmi Dört Saat
Stefan Zweig

İş Kültür Yayınları
Çeviren: Mahmure Kahraman
Özgün Adı: Vierundzwanzig Stunden Aus Dem Leben Einer Frau
71 Sayfa - Ciltsiz

★ ★  ☆ 

KAPAK:

 İş Kültür tarafından yayımlanan kitabın kapağında Mrs. C.'nin gençliği bulunmakta.


YAZAR HAKKINDA:


1881'de Viyana'da dünyaya gelen Yahudi asıllı Stefan Zweig, çocukluğundan beri daima edebiyata ilgi duydu.
 Şiirden, biyografiye kadar birçok türde eser veren ve kaleme aldıklarıyla adından sıkça söz ettiren Zweig, son dönemlerde Avrupa'nın gidişatından tedirgin olmaya başlamış, politik olarak ikilemde kalmış, kendi geleceğinden de emin olamamıştır. Öyle ki Reichstag yangınından kısa süre sonra konuştuğu yardımcısına, kitaplarının artık Almanya'da yayımlanabileceğinden kuşku duyduğunu söyler ve çok geçmeden eserleri 10 Mayıs 1933'te yakılanlar arasındaki yerini alır.
 Bu olaylar üzerine karamsarlığa kapılan yazar 1942'de eşi Lotte ile birlikte yaşamına son vermeye karar verir ve yatağında hayata gözlerini yumar.

KONUSU:


 Yirmi dört saat bir kadının yaşamından neler değiştirebilir?
 Mrs. C. kocasının ölümünden sonra hiçbir şeyin aynı olmayacağını düşünüyordu. Yaşları epey ilerlemiş olan oğulları artık ona ihtiyaç duymuyor o da kafasını meşgul edebilecek yeni uğraşlar arıyordu. Vaktinin çoğunu kumarhanelerde geçiriyor, kocasının ona öğrettiği gibi insanların ellerini izleyerek harcıyordu. O gece karşılaştığı eller ise 24 saatte ona sayısız duygu yaşatacak ve ömrü boyunca unutamayacağı anıların baş kahramanı olacaktı.  


KİTAP HAKKINDA:

 Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu'nu okuduktan sonra Stefan Zweig'a olan ilgim ve hayranlığım daha da arttı. 
 Kısacık kitaplara koca hikayeler sığdıran ve muhteşem dili sayesinde okurlarını büyüleyen yazarın diğer kitaplarını da fırsat buldukça okumayı planlıyorum.
 Bir Kadının Yaşamından Yirmi Dört Saat'i keyifle okumuş olmama rağmen favorim hâlâ Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu.

SONSÖZ:

 Bir Kadının Yaşamından Yirmi Dört Saat'i okumanızı öneririm.



Tüm Hakları Saklıdır.

31 Ekim 2016 Pazartesi

Alice Harikalar Diyarında - Lewis Carroll | Kitap İncelemesi *98

Alice Harikalar Diyarında
Lewis Carroll

Yakamoz Kitap
Çeviren: Saime Kara
Özgün Adı: Alice's Adventures in Wonderland
#Çok Satanlar
146 Sayfa - Ciltsiz

 ☆ ☆ ☆ 

KAPAK:

 Yakamoz Kitap tarafından inanılmaz tatlı bir kapakla yayımlanan ve Alice'in 2 macerasını aynı anda barındıran kitapta çizimler de yer alıyor. Tasarımla ilgi sevmediğim şey ise alerjimde ötürü parfüm kokusu oldu ki bu durum kitabı okurken beni oldukça rahatsız etti.





YAZAR HAKKINDA:

 Asıl mesleği matematikçilik olan ve Alice Harikalar Diyarı'nda kitabı ile edebiyat konusunda da birçok kişi tarafından takdir edilen İngiliz yazar Lewis Carroll'un çok "farklı" bir hayal gücü olduğunu ortada.
 Öyle ki kitabı okuduktan sonra yazarın psikolojik bir rahatsızlığının (burada John Nash'i anmadan geçemeyeceğim) ya da madde bağımlılığının olduğunu düşünmeden edemedim.
 En son Patrick Süskind'in Koku kitabını okurken kim bu kadar deli fanteziler kurabilir demiştim beterin beteri varmış bunu da öğrendim.

KONUSU:


 Ablası kitap okuduğu sırada Alice onun yanında oturuyor ve yapacak daha eğlenceli şeyler arıyordu. Hava öylesine sıcaktı ki kalkıp papatya toplayacak enerjiyi bile kendinde bulamıyordu. Tam o esnada yanından soluk soluğa koşarak geçen tavşanı fark etti. Bir yerlere geç kaldığı her halinden belliydi. Cebinden çıkarttığı saate bakmak için duraksadı sonrasında yoluna aynı hızda devam etti. Alice gözlerine inanamamıştı. Ömründe ilk kez kıyafet giyen ve yanında saat taşıyan bir tavşan görmüştü. Yerinden fırladığı gibi beyaz tavşanı takip etmeye başladı. Çok geçmeden bir tavşan deliği gördü ve nereye ulaşacağını hesaplamadan atladı. O tavşan deliği bambaşka dünyalara açılacak burada Alice'i çok ilginç maceralar karşılayacaktı.

KİTAP HAKKINDA:

 Alice'i oldum olası sevmemişimdir. Öyle ki Tim Burton'ın uyarladığı filmler bile beni yeterince etkileyemedi (ki Charlie'nin Çikolata Fabrikası kuşkusuz en sevdiğim filmdir) Buna rağmen Yakamoz Kitap'ın yayımlamış olduğu dünya tatlısı kitabı görünce ve herkes hem kitabı hem de filmlerini çok beğenince belki doğru zamandır deyip okumaya başladım.
 Çocuk kitaplarını okuyan ve bundan keyif alan biri olarak bu kitabı çocuk kitapları kategorisinde değerlendirmenin çok yanlış olacağını düşünüyorum. Birbirinden kopuk olaylar ve anlaşılmaz diyalogların yer aldığı bir kitabın çocukların üstesinden gelebileceğini bir şey olduğunu sanmıyorum.
 Garip hikayelerle hiçbir sorunum yok hatta bu tür hikayeler zaman zaman ilgimi de çekebilir (Oz Büyücüsü bu konuda favorim) fakat ben garipliğin içinde bir parça da olsa mantık olmasından yanayım. Yazarın "mantıkçı" sıfatıyla nitelendirilmesini bu sebeple anlayabilmiş değilim.
 Her kitap elbette mesaj içermek zorunda değil ancak eğer içeriyorsa da benim bu mesajı alabildiğim söylenemez.
 Alice ile ilgili eleştirilere göz attığımda yazarın pedofili olduğuyla ilgili birçok rivayetle karşılaştım ancak bu söylentilere katılmıyorum. Ben ise psikolojik bir rahatsızlığın da isim annesi olan Alice'in yaratıcısı Lewis Carroll'un ruhsal durumundan şüpheleniyorum.

SONSÖZ:

 Alice'i seviyorsanız okuyabilirsiniz ama ben bunun yerine filmlerini izlemenizi tavsiye ederim.


Tüm Hakları Saklıdır.

27 Ekim 2016 Perşembe

Isla ve Mutlu Son - Stephanie Perkins | Kitap İncelemesi *97

Isla ve Mutlu Son
Stephanie Perkins

Yabancı Yayınları
Çeviren: Aslı Tümerkan
Özgün Adı: Isla and the Happily Ever After
#Çok Satanlar
328 Sayfa - Ciltli

★  ☆ ☆ 

KAPAK:

 Yabancı Yayınları tarafından orijinal tasarımıyla yayımlanan kitabın hem dış hem de iç kapağını çok beğendim.


YAZAR HAKKINDA:

 Anna and The French Kiss serisiyle ilgi odağı olan ve renkli kişiliğini kitaplarına da yansıtmayı başaran yazarın, şimdiye kadar ülkemiz de Lola ve Komşu Çocuk - Isla ve Mutlu Son (Yabancı) ve Pariste Aşk (Arunas Yayıncılık) olmak üzere 3 kitabı yayımlandı.



KONUSU:

 Isla 3 yıldır Josh'tan hoşlanıyordu. Bunu en yakın arkadaşı Kurt, ablası Gen, huysuz kardeşi Hattie ve birkaç arkadaşından başka bilen yoktu. Josh ise ya bunun farkında değildi ya da öyleymiş gibi davranıyordu.
 Kısmet'te karşılaştıkları o gece Isla bir şeylerin farklı olacağını düşünmüş, günlerce Josh'tan bir haber beklemiş, bir gelişme olmayınca umudu giderek azalmıştı. Ta ki okul başlayıncaya kadar.
 Josh'ın da kendisinden hoşlandığını anlayan, onunla hayatının hiçbir döneminde olmadığı kadar iyi vakit geçiren ancak buna rağmen Josh'ın eski sevgilisini düşünmekten kendini alıkoyamayan ve aklının bir köşesinde hep soru işareti olan Isla, bu süreçte kendi geleceğiyle ilgili önemli kararlar verip mutlu sona ulaşmaya çalışacaktır.


KİTAP HAKKINDA:

 Genç Yetişkin türünü sevmeyen biri olarak bu türde kitaplar okumaktaki ısrarım popülariteden kaynaklanıyor olsa gerek. Isla ve Mutlu Son okuyan herkes tarafından o kadar çok övüldü ki ben de kitaba tatlı bir aşk romanı okumak umuduyla başladım. Yazarın dilinin akıcı olduğu su götürmez bir gerçek ancak anlatılan ele alınan aşkın bana tam anlamıyla hitap ettiği söylenemez. 
 Kitaptaki Kurt karakterini çok değinilmemiş olmasa da sevdim asıl oğlan Josh'ın çizgi roman fikrine ise bayıldım. Isla'la başlarda pek yakınlık kuramasam da sonlara doğru hissettiklerine ortak olabildim.


SONSÖZ:

 Bu türün okuyucusuysanız Isla ve Mutlu Son'u beğenebilirsiniz.


Tüm Hakları Saklıdır.

24 Ekim 2016 Pazartesi

Deadpool Deadpool'u Öldürüyor | Çizgi Roman İncelemesi

Deadpool Deadpool'u Öldürüyor

Yazar: Cullen Bunn
Çizer: Salva Espin

JBC Yayıncılık
Çeviren: Cenk Könül
Özgün Adı: Deadpool Kills Deadpool
96 Sayfa - Ciltsiz

★ ★  ☆ 

"Sonsuz Deadpool'lar Krizi..."



KAPAK:

 Mike Del Mundo tarafından çizilen muhteşem kapakta, Deadpool'un kan isteyen versiyonunun hedefindeki Dogpool, 616 Evren'indeki Deadpool, Ladypool ve Pandapool bulunmakta.
 Ayrıca kitabın sonunda yer alan ve Mark Brooks'un kaleminden çıkan alternatif kapağı da çok sevdim.


(Orijinal Kapak  - Alternatif Kapak)

ÇİZİMLER ve RENKLENDİRME:

 Salva Espin'in çizimleri alışık olduğumuz çizgi roman çizimlerine çok yakın bu sebeple genel hatlarıyla beğendim. Renklendirmede ise göz alıcı tonlar seçilmiş ki tahmin edeceğiniz üzere kırmızı bir hayli yoğunlukta.





KONUSU:

 Deadpool'un katliam meraklısı muadili Marvel karakterlerini yok edip, edebiyat evrenini altüst ettikten sonra, her şeyin farkında olan tek varlık olduğunu kavrar ve bunun üzerine çoklu evrenlerdeki tüm versiyonlarını öldürmeye karar verir. Ancak bu yıkımı engellemeye çalışan Pandapool, Dogpool, Kidpool, Ladypool gibi üyelerden oluşan Deadpool Birliği iyi taraftaki Deadpool'la birlikte mücadele etmeye hazırdır.



KİTAP HAKKINDA:

 Killogy serisinin 3. cildi Deadpool'un çılgınlık sınırını zorlayan bir kitap olmuş. Konuya ya da detaylara takılmayıp olayı akışına bırakarak okursanız daha çok keyif alacağınızı düşünüyorum. Birçok Deadpool tipi gördüğümüz kitapta (Çoklu evren anlayışı gerçekten acayip) en çok Ladypool'u sevdiğimi ve diğer Deadpool çizgi romanlarında da zaman zaman görmek istediğimi belirtmem gerek.



SONSÖZ:

 "Şuraya oturup ne bileyim birkaç Chimichanga yesek ve bu olayı aramızda halletsek olmaz mı?"


Tüm Hakları Saklıdır.

Deadpool İntihar Kralları | Çizgi Roman İncelemesi

Deadpool İntihar Kralları

Yazarlar: Mike Benson / Adam Glass
Çizerler: Carlo Barberi (İntihar Kralları) / Shawn Crystal (Ölüm Oyunları)

JBC Yayıncılık
Çeviren: Cenk Könül
Özgün Adı: Suicide Kings
152 Sayfa - Ciltsiz

★ ★  ☆ 



KAPAK:

 JBC Yayıncılık'ın bastığı ciltte asıl hikaye İntihar Kralları'nın yanı sıra, Ölüm Oyunları isimli kısa bir hikaye de yer alıyor. Kitabın kapağı içinse Ölüm Oyunları'nın varyantı seçilmiş ki ben İntihar Kralları'nın kapaklarının dış kapak için kullanılmasını tercih ederdim. 

ÇİZİMLER ve RENKLENDİRME:

 Carlo Barberi'nin çizimlerini bir hayli sevdim ancak aynı şeyi ne yazık ki Ölüm Oyunları'nın çizeri Shawn Crystal için söyleyemeyeceğim. Barberi'nin detaycılığının yanında Crystal'ın sade çizimi çok basit durmuş. Renklendirme de ise kırmızı başta olmak üzere göz alıcı tonlar seçilmiş.



KONUSU:


 Conrad, Tomstone'a olan borcunu ödemeyince paralı asker ilanı verip Deadpool'u tutmaya karar verir. Ödenecek paranın miktarını görünce gözleri yuvalarından fırlayan ve vakit kaybetmeden işe koyulan Deadpool ise ona kurulan tuzağı geç fark edecektir.  Masum insanların öldürülmesinden sorumlu tutulan ve vatan haini ilan edilen Wade Wilson'ı yakalamak için Punisher kolları sıvarken Daredevil'in, Deadpool'un suçsuzluğuna inanmasıyla işler daha da kızışır. Spiderman'in olaya karışması ise işin tuzu biberi olur.



KİTAP HAKKINDA:

 Daredevil sever biri olarak Team Red'in olduğu bir çizgi romanı okumak benim için çok keyifliydi. Daredevil ciddi ve mantıklıyken, Deadpool'un alaycı ve fevri olması mükemmel bir uyum sağlamalarına sebep olmuş. Ayrıca Spiderman ile olan laf dalaşı da kitaptaki en sevdiğim kısımlardandı. Ölüm Oyunları ise hem çizim hem de hikaye bakımından ilgimi çekmeyi başaramadı.



SONSÖZ:

 Marvel'ın sevilen karakterlerinin bir arada olduğu eğlenceli bir çizgi roman arıyorsanız İntihar Kralları doğru tercih olabilir.






Tüm Hakları Saklıdır.

22 Ekim 2016 Cumartesi

Cinder - Marissa Meyer | Kitap İncelemesi *96

Cinder
Marissa Meyer 

Artemis Yayınları
Çeviren: Deniz Arı
Özgün Adı: The Lunar Chronicles #1 / Cinder
#Çok Satanlar
417 Sayfa - Ciltsiz

★ ★  ☆ 




KAPAK:

 Artemis Yayınları'nın orijinale yakın bir tasarımla yayımladığı kitabın kapağında Cinder'ın kırmızı pabuç içindeki metal ayağını görebilmek mümkün.


(Orijinal Kapak)




YAZAR HAKKINDA:

 Ay Günlükleri Serisi (The Lunar Chronicles) ile hem Türkiye'de hem de dünyada adından sıkça söz ettiren ve çok satanlar arasındaki yerini uzun süre koruyan Marissa Meyer'in ilk romanı Cinder birçok okur tarafından çok beğenildi. Bunun yanı sıra serinin devam kitabı ülkemizde merakla beklendi.





KONUSU:

 Veba virüsünün kol gezdiği ve insanların salgın sonucunda küle dönüştüğü Yeni Pekin'de insanlar ve androidler bir arada yaşamaktadır. 
 Ülkenin en iyi mekanik ustası Cinder da geçirdiği kazadan sonra yaşamına sayborg olarak devam etmeye başlar ancak tepki çekmemek adına bu durumu herkesten gizlemeye kararlıdır. 
 Kralın hastalığa yenik düşmesi ve Ay Kraliçesi Levana'nın Prens Kai'yi -aynı zamanda dünyayı- ele geçirmeyi istemesi üzerine Cinder kendini kaosun içinde bulacak ve geçmişiyle yüzleşmek zorunda kalacaktır. 

KİTAP HAKKINDA:

 Cinder'ı en son okuyan insan olabilirim ve bu süreçte hakkında o kadar çok övgü duydum ki beklentilerim de buna bağlı olarak arttı haliyle.
 Külkedisinin yeniden uyarlanması olan kitabın konusunun özgün olduğu aşikar ancak içerisinde o kadar çok fantastik ve bilim kurgu ögesi barındırıyordu ki okurken bir ara "keşke yazar bu kadar karmaşa yaratmasaymış" dediğim oldu. Aylılar, dünyalılar, sayborglar, androidler, hastalıklılar derken tüm kitap türlerini aynı anda okuyormuş hissine kapıldım ve bu bana aşırı geldi. Kitabı beğenmedim diyemem ama beklentilerimi karşıladığı da söylenemez. Kısacası yazarın teşekkür kısmında da söylediği gibi çılgın bir fikir olduğunu düşünüyorum.

SONSÖZ:

 İlginç bir kitap okumak istiyorsanız Cinder'a şans verebilirsiniz.

Cinder'ın Tanıtım Filmini İzlemek İçin Tıklayın



Tüm Hakları Saklıdır.

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...