29 Nisan 2014 Salı

Kitap İncelemesi #8 (Sevgilimden Son Mektup)

Sevgilimden Son Mektup
       Jojo Moyes

       Pegasus Yayınları
Çeviren: Solina Silahlı
Özgün Adı: The Last Letter From Your Love
        #Bestseller
    478 Sayfa - Ciltsiz

         ★ ★ ★ ☆ ☆

Uzun süredir okumayı planladığım bu kitap bir çırpıda bitiverdi.



 KAPAK:
 Yeşil bir arka planla Pegasus tarafından yayımlanan kitabın ön kapağında asil duruşu, her zaman kusursuz görünen saçları, kendinden emin tavrı, üzücü geçmişli ve kalbinde yatan 40 yıllık aşkla düşünceli bir biçimde yürümekte olan Jennifer Stirling resmedilmiş. Tek aşkının mektuplarıyla etrafı sarılmış genç ve güzel bu kadın bize aşka teslim olmanın cesaret istediğini kanıtlayacak.
 Ayrıca arka kapakta kitabın konusu ve hakkındaki yorumlar dışında yasak aşkın mektuplarından birkaç dize de yer almakta.




 '' En azından şunu bil ki bu dünyada seni seven bir adam var. Seni her zaman seven ve bu ona zarar verse de hep sevecek olan bir adam... ''



YAZAR HAKKINDA:

 Jojo Moyes Senden Önce Ben kitabı ile engellere meydan okuyan aşkı anlatırken bu kez bizi yasak tanımayan aşkla yüzleştirecek. Olayları birçok farklı gözden yansıtan yazar bu konuda oldukça başarılı ancak sorun şu ki kitabın henüz başındayken ve olaylara yakınlık kuramamışken bu teknik sizin konudan uzaklaşmanıza ve birazcık sıkılmanıza yol açabilir. İlk bölümde birçok kişinin ağzından aktarılan roman sizin kendinize ''Ben kimin hikayesini okuyacağım?'' sorusunu sormanızı gerektirebilir. Unutmamalısınız ki bu yalnızca kitabın ilk 50-60 sayfası için geçerli. Eğer okumaya devam ederseniz yazarın müthiş olay örgüsünün ve akıcı dilinin tadını çıkarabilirsiniz.


 KONUSU:

 Jennifer Stirling (Jenny) gözlerini bir hastane odasından açtıktan kısa süre sonra yapmış olduğu kazanın yalnızca bedenine değil aynı zamanda ruhunda da izler bıraktığını anlayacaktı. Kendisini, 4 yıldır evli olduğu kocasına, pahalı eşyalarla döşenmiş olan evine, bir zamanlar çok yakın oldukları söylenilen arkadaşlarına ve bütün bu anlam veremediği lüks yaşama uzak hissediyordu. Her ne kadar doktoru bu tür kazalardan sonra benzeri birçok olayın yaşandığını söyleyip, yakın zamanda eski haline döneceğini sık sık yinelese de, Jenny buna inanmakta güçlük çekiyor, bu dünyaya ait olmadığını hissediyordu. Olması gereken kişi rolünü yapıp etrafa gülücükler saçarken içinde derin bir yalnızlık ve özlem duyuyordu. Üstelik etrafındaki herkes ondan bir şeyler saklıyormuş gibi görünüyordu. Kimse kaza ile ilgili konuşmuyor, o da daha fazla soru sormaktan çekiniyordu.
 Kitabın sayfaları arasına gizlenmiş o aşk dolu mektubu bulduğunda bazı anılar yeniden canlanmış, ona geçmişte kim olduğunu hatırlatmaya bir nebze de olsa yardım etmişti. Anacak hâlâ her şey tam anlamıyla açık değildi. Parçaları birleştirmekte zorluk çekiyor, bu onu daha da meraklandırıyordu. ''B. kimdi?'' ''Onunla ne yaşamıştı?'' ''Ne kadar ileri gitmişti?'' ''Kocası Laurence'ı aldatmış mıydı?''
 Tüm taşlar yerine oturduğunda Jenny büyük bir ikilemin arasında kalacaktı. ''Her şeyi bırakıp aşığının peşinden gitmeli miydi?'' ''Bunu yapabilir miydi?'' ''Peki ya Laurence ne olacaktı?'' ''Şimdi bir de kızları vardı.'' Sevgilisi her fırsatta kocasını bırakmasını istediğini dile getiriyordu. ''Jenny bunu yapmaktan bu kadar korkuyordu.'' ''Onu seviyordu. Hem de çok seviyordu.'' ''Bu ikisinin de mutlu olması için yetmez miydi?''
 Ellie Hawort (32) son bir yıldır yaşadığı ilişkinin onu olumsuz yönde etkilediğinin farkındaydı. Artık gazetede eskisi kadar iyi yazılar yazamıyor, arkadaşlarıyla erkek arkadaşı konusunda sık sık tartışmalara giriyordu. Ellie her şeyin bu kadar zor olacağını daha başında tahmin etmeliydi. Evli bir adama aşık olmayı o istememişti, her şey bir anda oluvermişti. Kendisini onun büyüsüne öyle kaptırmıştı ki, tüm hataları göz ardı ediyordu. Çok geç değildi, hâlâ ondan ayrılabilir, hayatına başka birinin girmesine izin verebilirdi. Doğru olan buydu. Ama onu seviyordu ve neyin doğru olduğu kimin umurundaydı.
 Gazetedeki itibarını korumak adına son bir şans elde eden Ellie yaptığı araştırma esnasında umulmadık bir aşk mektubuna rastlayacak ve gizemi çözmek konusunda ısrarcı olacaktı. Yalnızca gizli aşıkların hikayesini öğrenmek değil, kendi yolunu da aydınlatmak istiyor gibiydi.




 KİTAP HAKKINDA:
 Bu kitap size yasak aşkın ardından getirdiği cesareti, suçluluğu, tutkuyu ve çaresizliği sunacak. Kendinizi hikayenin içinde kaybolmuş bir vaziyette bulurken tek tek tüm karakterlere hak vereceksiniz. Elbette hiçbir şey aldatmayı haklı çıkarmaz ancak bu kitabı okurken aldatılan ve aldatan eşin hislerine ortak olacak, işin içinden çıkamayacaksınız.



 SONSÖZ:

 Senden Önce Ben ile bir çoğumuzun  kalbine taht kuran Jojo Moyes, Sevgilimden Son Mektup'la sizi etkilemeyi sürdürecek.
                                

22 Nisan 2014 Salı

Kitap İncelemesi #7 (Yeraltı Günlükleri Serisi 2 / Gregor ve Felaket Kehaneti)

   
  Gregor ve Felaket Kehaneti
        Suzanne Collins
          Pegasus Yayınları
      Çeviren: Gürkan Genç
Özgün Adı: The Underland Chronicles - Gregor and The Prophecy Bone
      #Açlık OyunlarınınYazarından
            270 Sayfa - Ciltsiz
             ★ ★ ☆ ☆ ☆

Yeraltındaki macera hız kesmeden sürüyor.


 KAPAK:

 Yeraltı günlükleri serisinin ikinci kitabı olan Gregor ve Felaket Kehaneti için seçilmiş olan yusufçuk sembolünü kitapla bağdaşlaştıramadığımı söylemeliyim. Bana kalırsa küçük Bot'un ışığını devam ettiren güve imgesi bu kitap için çok daha uygun olurdu.


 YAZAR HAKKINDA:
 Suzanne Collins'in edebiyat anlayışı ile ilgili daha fazla yorum yapmaya gerek duymuyorum bile. Yazar sizi hiç de alışık olmadığınız dünyaların içine çekmekte oldukça başarılı. Ayrıca bu seri ve yazarın daha ünlü olan serisi olan Açlık Oyunları'nda da gördüğümüz üzere yazar karakterleri güç temeli üzerine yerleştiriyor. Her iki seride de henüz çok küçük yaşlarda kendilerinden beklenmeyen zaferleri kazanan çocuklar anlatılması sizce bir tesadüf mü? Bunun yanı sıra yazar bu seride insanların haklarında iyi fikirler sahibi olmadığı canlıları kullanmakla size farklı bir bakış açısı kazandırmayı tercih ediyor. Seriyi bitirdiğinizde kendinizi hamam böceklerine ya da yarasalara karşı daha yakın hissedebilirsiniz.


 
 KONUSU:

 Gregor(11) henüz ilk kehanetin etkisinden kurtulamamışken kendini bir diğer kehanet olan felaket kehanetiyle karşı karşıya buluyor. Bu kez ona verilen görev herkesin çok korktuğu ancak çoğu kişinin görmediği özel yeteneklere sahip beyaz kürklü bir sıçan olan Felaket'i öldürmek. Gregor, her ne kadar bir daha yeraltına inmeyi düşünmese de Bot'un hamam böcekleri tarafından bir kış günü kaçırılması sonucunda tek çarenin bu olduğu kararına varıyor.




KİTAP HAKKINDA:

 Bu kez kitabın kapağını kapattığınızda kendinizi birçok soruyla boğuşurken bulacaksınız. Menekşe gözlü prenses Luxa gerçekten öldü mü yoksa acımasız sıçanlar tarafından esir mi edildi? Gregor ne zaman ve nasıl tekrar yeraltına inecek? Peki ya yeraltılılar son olaylar sonrasında onun serbest kalmasına izin verecekler mi? Gregor Luxa'yı kurtarabilecek mi? Nerissa kurtuluşu önceden görebilecek mi?
 Yeraltı günlükleri sizi seriyi tamamlamanız konusunda ikna edecek.



 SONSÖZ:

 Yeraltı günlükleri serisinin diğer üç kitabı olan Kan Kehaneti, Sır Kehaneti ve Zaman Kehaneti'ni her ne kadar merak etsem de sırada okumamı bekleyen birçok kitap olduğundan dolayı ara veriyorum. Ancak uygun fiyatlı fantastik bir seri arayışı içerisindeyseniz siz benim yerime tamamlayabilirsiniz.

                                    


14 Nisan 2014 Pazartesi

Kitap İncelemesi #6 (Yeraltı Günlükleri Serisi 1 / Gregor ve Gri Kehanet)



Gregor ve Gri Kehanet
   Suzanne Collins
        
         Pegasus Yayınları
    Çeviren : Gürkan Genç
Özgün Adı : The Underland Chronicles - Gregor The Overlander
#Açlık Oyunları Serisinin Yazarından
     299 Sayfa - Ciltsiz

        ★ ★ ☆ ☆ ☆



Açlık oyunları serisi ile beni kendine hayran bırakan Suzanne Collins'in bir diğer kitabı Gregor ve Gri Kehanet ile yeraltında küçük bir maceraya çıkmaya hazır olun.


 KAPAK:

 Yusuf Bora Ülkü tarafından tasarlanan ve Pegasus Yayınları sayesinde bize ulaşan kitabın kapağında, altın çemberin ortasında bulunan Gregor'un bağlandığı yarasa yer almakta. Arka kapakta ise, kitabın mümkün olduğunca kısa tutulmuş konusu ve kitap hakkındaki bazı yorumlar bulunmakta. Ayrıca iç kapaklarda Suzanne Collins'in çok satan Açlık Oyunları serisinin tanıtımının yanı sıra yazarın kısa özgeçmişi de bize sunulmaktadır.






 YAZAR HAKKINDA:


 Suzanne Collins fantastik kitaplar yazmanın yanı sıra kitaplarında günümüz sorunlarını, siyasetini ve şiddetini de göz önüne sermekte. Açlık oyunları serisi ile adını tüm dünyaya duyuran yazar başarısını akıcı üslubu ve yaratıcılığına borçlu. Ayrıca olay örgülerini ustaca kurgulaması da yazarın bir diğer özelliği.

 

 KONUSU:

Gregor(11) babasını bundan 2 yıl önce esrarengiz bir biçimde kaybetmiş bir çocuktu. İçinden bir his onun geri geleceğini söylese de babasıyla ilgili hayaller kurmaktan kaçınıyordu. Annesinin işleri nedeniyle küçük kız kardesi Bot(2)'a bakmakla sorumlu olan Gregor, bütün bir yazı diğer tüm çocuklar gibi kampa gitmek yerine evde sıkılarak geçireceğini sanıyordu ki çok geçmeden kendini yeraltının tuhaf yaratıklarıyla gizemli bir maceranın tam ortasında bulacaktı. Üstelik bu ona yıllar öncesinden verilen bir görevdi. Peki ya Gregor yeniden yeryüzüne çıkabilecek miydi?




  KİTAP HAKKINDA:



 Bu kitap size dev böceklerin, sadık yarasaların, yetenekli eğiricilerin, sıradışı yerüstlülerin ve onlara düşman sıçanların hikayelerini sunacak.
 Bir kehanetle başlayan kitap, ölüm kalım savaşı arasında sürüp gidecek. Ve kitabın kapağını kapattığınızda maceranın henüz yeni başladığını anlayacaksınız.
 Düşüş, Görev ve Sıçan olarak adlandırılan 3 kısımdan oluşan kitap sizi gri kehanetin içine çekecek.


SONSÖZ:

 Eğer daha önce Suzanne Collins'in bir kitabını okumadıysanız, herkes gibi bende size Açlık Oyunlarını tavsiye ederim. Açlık Oyunlarını çoktan okuduysanız ve kendinize çabuk okunacak bir fantastik kitap arıyorsanız bu kitaba bir göz atabilirsiniz.

Gregor ve Felaket Kehaneti Yazımı Okumak İçin Tıklayın

                             



8 Nisan 2014 Salı

Kitap İncelemesi #5 (Böğürtlen Kışı)



     Böğürtlen Kışı 
     Sarah Jio 

      Arkadya Yayınları 
  Çeviren : Duygu Parsadan
 Özgün Adı : Blackberry Winter
          #Bestseller
    353 Sayfa - Ciltsiz 

        ★ ★ ☆ ☆ ☆

 İnstagram'da sıklıkla gördüğüm ve birçok kişi tarafından beğenilen Böğürtlen Kışı okuduklarım arasındaki yerini aldı. 


 KAPAK:

Arkadya Yayınları tarafından çıkarılan kitabın ön kapağında, kitapta sözü geçen ve özel ruhları seçtiği inanılan böğürtlen çiçeğinin bulunmasının yanı sıra üzeri karlarla örtülmüş çift kanatlı kapı sizi olayların yaşandığı o evde hissettiriyor. Olacaklardan habersizce oyun oynayan Daniel'i ve ona sevgi dolu gözlerle bakıyor olan Vera'yı da arka planda görmek mümkün. Ayrıca kitabın arka kapağında Vera'nın oğlu için yazdığı mektuptan bir parça yer almakta. Eğer kitabı okuduysanız arka kapağa tekrar göz atmanızı tavsiye ederim çünkü o zaman yavrusunu yeni kaybetmiş olan minik kuşun acısını da fark edeceksiniz. 




 YAZAR HAKKINDA:


 Sarah Jio, Böğürtlen Kışı kitabına başlarken biz Türk okuyucuları samimi bir dille yazılmış bir mektupla karşılıyor ve Seattle'da ki evinden bize merhaba diyor. Yazdığı kitapların ilgi görmesinin onu çok mutlu ettiğini belirten yazar, Böğürtlen Kışı'nın da bir önceki kitapları Mart Menekşeleri ve Yağmur Sonrası kadar beğenilmesi dileğiyle bize keyifli okumalar diliyor. 
 Kitaba yazar tarafından yazılmış bir notla başlamak beni gerçekten etkiledi. Okuyucuyla yazar arasındaki bağı kuvvetlendiren bu yolu başarılı bulduğumu söylemeliyim. Kendimi henüz başlamamışken hikayeye daha yakın hissettiğimi ve yüzümde oluşan küçük gülümsemeyle okumaya devam ettiğimi de belirtmeliyim.
 Yine bir notla kitaba ve bize bir sonraki kitabında buluşmak üzere veda eden yazar, bu notunda Böğürtlen Kışı'nın çıkış öyküsünü ve yazma sürecinde başından geçen olayları tüm içtenliğiyle anlatıyor. Ve elbette teşekkür etmeyi unutmuyor.
 Sarah Jio okuyucuya verdiği değerle gerçekten yürekleri fethetmiştir. 
 Bununla birlikte kitabın son iki sayfası da Böğürtlen Kışı için almak istediğiniz notlar için ayrılmış durumda. 





KONUSU:

 Vera Ray(20) para kazanmak için otel de çalışan, balıkçı bir babanın yoksul ama namuslu kızıydı. Annesi evi geçindirebilmek için varlıklı ailelerin çocuklarına bakıyordu ancak Vera onu çok geçmeden kaybetmişti. 
 Charles ise soylu bir aileden gelen ama tuhaf bir biçimde kendini oraya ait hissetmeyen yakışıklı bir adamdı.  Çok yakında Vera, Charles'la tanışacak ve hayatı bütünüyle değişecekti. Charles ona daha önce yaşamadığı duyguları yaşatacak hatta bir bebek verecekti. Ancak mutlu son yalnızca masallar için geçerliydi. 
 Daniel 1933 yılında henüz 3 yaşında iken kaçırılmıştı. Polisler onun kaçmış olduğunu ve geri döneceğini düşünüyorlar ve onu aramaya bile gerek duymuyorlardı. Vera eğer Charles'la evlenmiş olsaydı onu anında bulacaklarından adı kadar emindi ancak şimdi böğürtlen kışının tam ortasında minik Daniel'ı yalnız başında aramak zorunda kalacaktı. Üstelik buna gücü yoktu.
 Claire Aldrige, bu hüzünlü hikayeden tam 80 yıl sonra Böğürtlen Kışı'nı araştırmak üzere görevlendirilmiş bir gazetecidir. Evliliğinde sorunlar yaşayan Claire aynı zamanda kendi hüznünü de yanında taşıyordur. Araştırmalarının sonucunda büyük bir sırrı keşfeden Claire yaşama yeniden tutunmaya karar vermiştir.




KİTAP HAKKINDA:

Yazarın, bir bölümde Vera'nın hüzünlü hikayesine değinmesini diğer bölümde ise Claire'in yaşamına bizi ortak etmesini ve bu sayede kendi içinde bir bütünlük sağlamasını başarılı buldum.Kitabın akıcılığına değinmeme gerek bile görmüyorum isterseniz birkaç saatte çabucak bitirebilirsiniz. Ayrıca yazarın sade dili de kitabı kolayca okunur kılıyor. Bunun yanı sıra onca güzel yorumdan sonra bir parça da olsa hayal kırıklığına uğradığımı söylemeliyim. Bu çok sözü edilen kitapların ortak sorunu olsa gerek. Bununla birlikte olayların kolay tahmin edilebilmesinde de bir eksiklik olduğunu düşünüyorum.  


   
 SON SÖZ:

 Dünyanın her yerindeki annelere özellikle de çocuğuna veda etmek zorunda kalmış olanlara adanmış bu kitabı beğendiyseniz eğer yazarın diğer kitaplarını da okuyabilirsiniz. 


 

1 Nisan 2014 Salı

Kitap İncelemesi #4 ( Uçurtma Avcısı )



    Uçurtma Avcısı 
  Khaled Hosseini 
            Everest Yayınları 
      Çeviren : Püren Özgören 
  Özgün Adı : The Kite Runner 
              #Bestseller  
        375 Sayfa - Ciltsiz

           ★ ★ ★ ☆ ☆


 Okumak için biraz geç kaldığımın farkındayım ama ne demişler geç olsun güç olmasın.




 KAPAK : 

 Uçurtma Avcısı'nin kapağı sizi ilk görüşte kendisine bağlayacak. Konuyla bağdaşlaşan gökyüzü teması ve içinizi ısıtacak rengarenk uçurtmalar sayesinde kitaplığınızda özel bir yer kaplayacak. Ön kapakta bulunan ve birbirine sarılmış halde duran küçük çocuklara baktığınızda hangisinin Emir hangisinin Hasan olduğunu tahmin etmek hiç de zor değil. Uluslararası çok satanlar listesine girmiş ve birçok ödül kazanmış bu kitap ayrıca ünlü ingiliz yazar Joanna Trollope tarafından yapılmış kısa yorumu da ön kapakta bulunduruyor.




 YAZAR HAKKINDA : 


 Afgan yazar Khaled Hosseini (Halit Hüseyni) 'nin ilk romanı olan Uçurtma Avcısı birçok ülkede 8 milyonu aşkın insan tarafından beğeniyle okunmuştur. Kendisinin de tanık olduğu olayları hayal süzgecinden geçirerek bize akıcı bir dille anlatan yazar, bu romanıyla büyük bir başarı yakalamıştır. Aynı zamanda doktorluk mesleğini devam ettiren Khaled Hosseini'nin Uçurtma Avcısı'ndan sonra yayımladığı Bin Muhteşem Güneş ve Ve Dağlar Yakındı da aynı ustalıktadır. 





  KONUSU : 

 Emir(12) ve Hasan(11) Afganistan'ın sakin dönemlerinde doğan, farklı hayat tarzlarına ve etnik kökenlere sahip olan çocuklardı. Kabilce hatrı sayılır Peştun bir aileye mensup olan Emir'in aksine, Hasan bu aileye yardım etmekle yükümlü olan Hazara Ali'nin oğluydu. Tıpkı Baba ve Ali gibi, Emir ve Hasan da birlikte büyümüş hatta aynı memeden süt emmişlerdi ancak bu aralarındaki uçurumun kapanmasına yardımcı olmamıştı. Üstelik sakin günlerin yerini kısa süre içinde savaşlar, işgaller,  ölümler ve açlık alacaktı.

 Emir, çevresindeki birçok çocuğun aksine okumayı seven ve kavgadan uzak durmayı tercih eden bir çocuktu. Annesini doğarken kaybeden Emir için Baba'nın dikkatini çekmek ayrı bir önem taşımaktaydı. Ancak bu hiç de kolay değildi. Baba'nın beklediği üzere kendini akranlarının saldırılarından yüreklice koruyamıyor, futbol ile ise hiç ilgilenmiyordu. Bütün bunların yanısıra geriye tek bir seçenek kalıyordu: uçurtma yarışını kazanmak. Bunun için elbette Vezir Ekber Han'ın bir numaralı uçurtma avcısı olan Hasan'a ihtiyaç duyacak ve belki de ömrü boyunca ödeyemeyeceği bir borcun altına girecekti.

 Hasan cesur, sadık ve güvenilir bir çocuktu. Emir'i nice dövüşlerden korumuş, onun sözünden dışarı çıkmamıştı. Gerek babasının sağlık sorunları gerekse Hazara olması nedeniyle birçok kez alay konusu olmuş, bütün bunlara kulak asmayıp sakinliğini korumuş, yeri geldiğinde ise sapanıyla düşmanlarının canına okumayı başarmıştı. Hasan ile Emir arasındaki bağ öyle kuvvetliydi ki Hasan hiç düşünmeden onun için canını verebilirdi. Nitekim o kış sonu yapılan uçurtma yarışında da bunu Emir'e ispat edecekti.






KİTAP HAKKINDA : 

 Bu kitap dostluğun, kardeşliğin, yalanların, ihanetin, sadakatin, cesaretin, korkunun, acının ve açlığın tam ortasında.
 Pişmanlık canınızı acıtabilir, yanlış kararlar vermenizi sağlayabilir hatta uykularınızı kaçırabilir ve son bir şans elde etmişseniz bunu değerlendirmeniz gerekebilir.

 Uçurtma yarışı ile başlayan kitap yine bir uçurtma yarışıyla son buluyor. Olayları çoğu zaman önceden tahmin edebilsek de bunun bir önemi yok çünkü yazar olaylardan çok hissedilen duygular üzerinde durmakta. Kitaptaki kimi olayların ilerleyen bölümlerde farklı şekilde yeniden gündeme gelmesi etkileyiciydi. Uçurtma Avcısı'nın satır aralarına saklanmış bazı sözler, anlamlar, olaylar ve duygular sizi gerçekten etkileyecek. Bu kitap size en büyük günahın hırsızlık olduğunu öğretecek ve tabi bir de yeniden iyi biri olmanın mümkün olduğunu.



  SON SÖZ :  
 
 Eğer size benim gibi daha önce bu kitabı okumaya fırsat bulamadıysanız okumanızı tavsiye ederim. Bunun yanısıra okuduysanız hayalinizdeki karakterleri beyaz perdede görmek için Uçurtma Avcısı filmini izleyebilir ya Chris Cleave'in benzer konuları ele aldığı Küçük Arı adlı romanını okuyabilirsiniz.


                       





Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...